Raporun amacı, şirketleri ve müşterileri korumak için doğru önlemlerin alınması adına 2021 yılında farklı sektörlerdeki işletmelerin karşı karşıya kalabileceği önemli trendlere ışık tutmaktı. Cisco’nun bulut temelli ağ güvenliği platformu olan Cisco Umbrella’dan alınan verilerin analizinden derlenen raporda 2020 yılında; Üretim, Sağlık, Teknoloji, Finans, Yüksek Öğrenim ve Yönetim gibi çeşitli sektörlerin karşılaştığı en büyük tehditlerin kimlik avı, truva atı saldırıları, kripto para madenciliği ve fidye yazılımlar olduğu tespit edildi.
Cisco bu tür bir araştırma yaparak şirketlerin çalışanlarını, tüketicileri ve diğer paydaşlarını gelişmiş kötü amaçlı yazılımlardan korumak için daha fazla bilgi sahibi olmasını sağlamak adına siber saldırılar konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Bu bulguların elde edilmesinde sektörlere göre kötü amaçlı sitelere yıllık DNS trafiği karşılaştırması temel alınmıştır.
Teknoloji
Teknoloji sektöründe en fazla görülen DNS vakası kripto para madenciliği olurken, trafiğin yüzde 58’inin kaynağını bu saldırı türü oluşturdu. Aslında, incelenen endüstri sektörleri arasında kripto para madenciliği vakalarının en fazla görüldüğü sektör teknoloji oldu. Bu durum kötü amaçlı aktörlerle ilişkilendirilebilecek olsa da kripto para birimlerine ilgi arttıkça, çalışanların şirket bilgisayarlarına madencilik yazılımları yüklemesi ve bunun sonucunda şirketin güvenlik ilkelerinin ihlal edilmesi ile Umbrella’da DNS engelinin tetiklenmiş olması da mümkün.
Kripto para madenciliğini, sektördeki trafiğin yüzde 22’sini oluşturan kimlik avı izledi. Teknoloji sektörü ayrıca başta Sodinobiki ve Ryuk’un kullanıldığı saldırılar olmak üzere fidye yazılımı trafiğinde yüzde 6 ile en yüksek ikinci artışı gördü. Ryuk’un dağıtılmasında kullanılan Emotet ve Trickbot ile truva atı etkinliği de yüzde 5 ile yüksek bir orana sahip oldu.
Finans Hizmetleri
Kimlik avı, finans hizmetleri sektöründe yüzde 46 ile en yüksek kötü amaçlı DNS trafiğini oluşturdu. Bu sektör, kimlik avında yakın takipçisi yüksek öğrenim sektöründen yüzde 60 daha fazla kimlik avı vakasıyla karşılaştı. Finans hizmetleri, sadece paraya olan yakınlığı nedeniyle dahi cazip bir kimlik avı hedefi olabilir. Bu sektörde bilgi hırsızlığı tehditlerinin diğer tüm sektörlerden daha fazla görülmesi de bu teoriyi destekler nitelikte. Sektör yüzde 2 ile bu alanda diğer tüm sektörlerden beş kat daha fazla trafikle karşı karşıya kaldı. Finans hizmetleri truva atı (yüzde 31), botnet (yüzde 2) ve uzaktan erişim truva atı (RAT) (yüzde 2) gibi bir dizi kategoride en yüksek ikinci trafiğe maruz kaldı.
Sağlık
Sağlık kuruluşları yüzde 46 ile diğer tüm sektörlerden daha fazla truva atı saldırısına ve daha fazla dropper saldırısına (yüzde 2) maruz kaldı. Truva atı temelli etkinliklerin ana nedeni Emotet oldu. Cisco’nun yaptığı araştırmada sağlık sektöründe görülen her on truva atı saldırısından yedisinin Emotet olduğu tespit edildi. Trickbot’u da eklediğimizde bu saldırı türünün tüm truva atı trafiğinin toplam yüzde 83’ünü oluşturduğu görüldü. Kimlik avı saldırıları vakaların yüzde 29’u ile en yüksek ikinci kategoriyi oluştururken fidye yazılımlarının da yüzde 2 ile önemli bir tehdit olduğu tespit edildi. Emotet çevresindeki yüksek etkinlikle ilişkili olduğu düşünülen Ryuk’un özellikle etkin olduğu görüldü. Sağlık sektörü, genel DNS trafiğinde yalnızca yüzde 1,5 fark ile ikinci sırayı kıl payı kaçırdı.
Üretim
Kripto para madenciliği, üretim sektöründe trafiğin yüzde 48’ini oluşturarak oldukça yüksek bir orana sahip oldu. Üretim sektöründe kripto para madenciliğinde kullanılan uç nokta sayısı neredeyse üç kat daha fazlaydı. Bunun sonucunda Cisco araştırmacıları şöyle bir çıkarımda bulundu: Teknoloji sektörüne kıyasla daha az güçlü uç noktalar nedeniyle daha çok sayıda makine daha az DNS etkinliği oluşturuyordu. Ele geçirilen bu makinelerin birçoğu üretim sürecinin kendisinde veya Nesnelerin İnterneti (IoT) ile bağlantılı olarak kullanılmış olabilir. Bu vakalarda kripto para madenciliği daha yavaş olsa da üretim hızlarını etkileyebilecektir. Üretim sektörü aynı zamanda fidye yazılımlardan etkilenme olasılığı en yüksek sektör olarak öne çıktı. Bu sektördeki işletmelerin DNS trafiğinin yüzde 20’si bu kategoride olurken, bu oran takip eden iki sektörün toplamına yakın bir fidye yazılımı etkinliği ortaya koyuyor.
Yüksek Öğrenim
Geçtiğimiz yıl COVID-19 pandemisiyle birlikte uzaktan derslere geçilmesiyle, öğrencilerin ev ağları, normal koşullarda kampüslerin BT departmanları tarafından engellenecek çok daha fazla kötü amaçlı yazılımla karşı karşıya kaldı. Bunun sonucunda, yüksek öğrenim sektöründe 2020 yılında Mart’tan bu yana önceki yıllara kıyasla birçok kategoride kötü amaçlı yazılım etkinliğinde düşüşler gözlemlendi. Yine de kampüs olanaklarına erişim gerektiren çeşitli işlemlerin DNS trafiğindeki yerini almasıyla kimlik avı yüzde 52 ile saldırıların en büyük kısmını oluşturdu. Bilgisayar korsanlarının kripto para madenciliği donanımlarını çalıştırmak için öğrencilerin bilgisayar kaynaklarını veya indirimli bulut hizmetlerini kullanmasıyla, kripto para madenciliği de yüzde 27 ile büyük bir trafik kaynağı oldu.
Kamu Sektörü
DNS trafiği kategorilerinin en dengeli dağılım gösterdiği sektör kamu sektörü oldu. Bu sektörde 2020 yılındaki saldırıların yüzde 51’ini kimlik avı saldırıları oluşturdu. 2020’nin ilk üç çeyreğinde düşük rakamlarda seyreden kripto para madenciliği, kripto para birimi değerlerinin yılın en yüksek değerine ulaşıp yükselişini sürdürdüğü ekim ayında sıçrama yaptı. Yine de aydan aya değişimler yılın son çeyreğinde dalgalanma göstermeyerek büyük ölçüde yükseldiği noktada kaldı ve DNS trafiğinin yüzde 16’sını oluşturdu.
Cisco Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Siber Güvenlik Direktörü Fady Younes: “Cisco’nun DNS Güvenliği Raporunda, farklı sektörlerin karşı karşıya kaldığı, sürekli gelişen siber tehditler net bir biçimde vurgulanıyor. Araştırma, kötü amaçlı aktörlerin dünyanın mevcut durumundan faydalanmak için nasıl taktik değiştirdiğini gözler önüne seriyor. Hiçbir sektör veya şirket tamamen güvende değil. Ancak, paydaşlar en büyük tehditleri tespit edip bilgisayarlarının güvenliğinde, ağlarında ve güvenlik ilkelerinde gerekli düzenlemeleri yaparak, ortaya çıkan sorunları azaltabilir. Bu yaklaşım şirketlerin korunmasını sağlamanın yanında, müşteriler ve iş ortakları arasında güven inşa eder.”
Basın bülteninden derlenmiştir.